İklim Değişikliği Yaşamda Engeller OluşturuyorCumhuriyet AnkaraBundan dört yıl önce Şubat ayında gözlem evinin bahçesinde merdivenlerden çıkarken basamaklardan benim aksi yönümde yürüyen siyah benekli, kırmızı bir böceğe rast geldiğimde şaşkın gözlerle bakıp yanımdakine espiri ile “Bu mevsimde bunun burada işi nedir ki ?”demiştim. Küresel ısınmanın çok uzak olduğunu düşündüğümüz o günlerde, zamansız ve davetsiz bir şekilde, Şubatın ortasında bir bahar edasıyla dolaşan o küçücük güzel böceğin felaketin bir habercisi olduğunu nerden bilebilirdim ki. İklim değişikliği beklenilenden çok daha önce ve çok daha çabuk kapımıza geldi. Tanınmış bilim insanları, aktivistler ve yazarlar (www.350.org) geçtiğimiz aylarda bu önemli sorun için bir araya geldiler. Küresel ısınmanın, durdurulması zor bir noktaya doğru hızla ilerlediği haberini verdiler. Dünyayı kurtaracak sihirli sayının “350” olduğunu ve ne yapılması gerektiğini bildiklerini söylediler. Tüm dünya ülkelerini 24 Ekim de bu sayıyı ön plana çıkaracak bir eyleme davet ettiler. 350 Ne Demek? Küresel ısınma sera gazının atmosfere yayılması sonucu oluşmaktadır. Bilinen en yaygın sera gazı karbondioksittir. Atmosferdeki güvenli karbondioksit miktarı 350 parça/milyondur. Bilim insanları, 350 parça/milyon sayısını çoktan aştığımız (387 parça/milyon) haberini veriyorlar. Bunun sorumlusu tek canlılar biz insanlarız. Eğer atmosferdeki karbondioksit oranı 350 parça/milyona indirilmezse yeryüzünde yaşamın sürdürülebilmesine olanak sağlayan hassas denge tamamen kaybolacaktır. Bilim insanları, ne yapılması gerektiğini biliyorlar. Atmosferdeki güvenli karbondioksit miktarı olan 350 parça/milyona dönülebilir. İklim Değişikliği İnsanları ve Yaşamı Nasıl Etkileyecek? Araştırmalar çok sayıda hayvan ve bitki türünün iklim değişikliğine uyum sağlayamadığı için şimdiden yok olmaya başladığını söylüyor. Hayvan ve bitki türlerinin yok oluşu besin zincirini kırıyor. Besin zincirinin kırılması arka arkaya diğer türlerin de yok olmasına sebep oluyor. İklim değişikliği bu yüzden insan neslini de tehdit ediyor. Besin zinciri bozulmaya başladığından insan da temel besin kaynaklarından yoksun kalmaya başlayacak. Uzmanlar, ısının artışı ile artan hava kirliliğinin insan sağlığını çok ciddi bir şekilde tehdit edeceğini, sıcak hava dalgalarının kalp ve solunum rahatsızlıkları olan kişileri olumsuz yönde etkileyeceğini söylüyorlar. Kutupların erimesi, denizlerin yükselmesi, seller, kuraklıkların oluşması, bulaşıcı hastalıkların yayılması hep iklim değişikliğine bağlı. Kuraklık ve sel gibi nedenler ile milyonlarca insanın göç etmesi bekleniyor. Bütün bu olanlardan ve olacaklardan en çok etkilenecekler de çocuklar ve yoksul ülkeler. Açlık, göçler, insan kaybı ve çaresizlik insan hayatının yaşam standartlarını olumsuz yönde etkileyecek. Yüzyıllar sonra olacağını düşündüğümüz bu felaketler aslında o kadar da uzak değil, önümüzdeki 50 yıl içinde bekleniyor. 24 Ekim Uluslararası İklim Hareketi Günü 181 ülke, şehirlerde, dağlarda, su altında, göllerde, sokaklarda, köy ve kasabalarda kadın, erkek ve çocuklarıyla, 5000 inden fazla etkinlikle Uluslararası İklim Hareketi Gününde bu büyük eyleme katılarak dünyayı kurtaracak “350” sayını ön plana çıkardılar. Ankara’da 150 bisikletli “350” sayısını sokaklarda dolaştırırken, Eymir Gölü’nde anaokulu çocukları aileleriyle birlikte yaşanabilir bir dünya ve iklim için “350” bayraklarıyla doğa yürüyüşü yaptılar. Bu eylemlerin hedefi Aralık ayında Kopenhag’da yapılacak “İklim Zirvesi” ne katılacak dünya liderlerine önemli bir mesaj vermek içindi. İklim değişikliği bizden sonraki nesilleri ve onların çocuklarını da etkileyecek küresel bir sorundur. İklim değişikliğine sebep olan nedenleri ve karbon salınımlarını en aza indirecek gerekli tüm önlemleri alın. İnsan neslini ve dünyayı kurtarmak, çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak tüm dünyanın sorumluluğudur. Hükümetler ve büyük şirketler fosil yakıtlar yerine güneş, rüzgar ve dalga enerjisi, hidroelektrik ve biokütle enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak dünyanın geleceğini değiştirebilirler. Atıkların, metan kaynakları olan çöp depolarına gitmesi yerine geri dönüşüm için gerekli alt yapıyı sağlayabilirler. Petrol yerine hidrojen gazıyla çalışan arabalarla hava kirliliğini önleyecek tedbirler alabilirler. Nuran Akkılıç Kansu [email protected] |
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||